Emerald Migina (Emi)

Benim ilham defteri adını verdiğim bir defterim var. Küçük bir defter, bazen aklıma gelen orijinal fikirleri yazarım buraya, bazen de bir resim. Bu sefer ilham defterime bir resim düşüverdi kalemimden. Başta öylesine bir karalamaydı, sonra elimdeki kısıtlı renklerdeki keçeli kalemlerle boyanarak tamamlandı. İnternetten çabucak bir isim de buldum. Zümrüt anlamına gelen Emerald ve dişi peri anlamına gelen Migina. İkisini kısaltarak yeni bir isim de çıkıyor Emi, japoncada güzel anlamında.

Last Game



İlkokul yıllarından beri tanışıklar. Ondan önce Yanagi Hisato'nun harika bir hayatı vardı. Herşeyde birinciydi. Derslerde, sporda...Üstelik yakışıklı ve zengin bir ailenin varisi olarak epey bir popüleritesi vardı. Günün birinde Bir kız çıkagelir ve bu mükemmel dünyayı yıkar. Artık Yanagi'nin ismi Kujou'dan sonraya yazılmaya başlamıştır listelerde.

Lorien Büyüdü!

Fazla vakit kaybetmeden Lorien'i yetişkin halde çizdim. Bu çizimi bitirmek için 4 saat çalıştım. İlk defa tümüyle bilgisayar ortamında çizim yaptım. Photoshop'ı biraz daha iyi kullanmaya başladım nihayet. Lorien benim ilk karakterim oldu galiba :)

Onun çiçekleri sevdiğini düşünüyorum. Rüya'nın büyük bir bahçesi var. Lorien dünyadaki en nadir en güzel çiçekleri yetiştiriyor. Harika bir bahçeye sahip olmak için yeterli vakti var ne de olsa.

Buz ve Ateşin Şarkısı Kargaların Ziyafeti

Sonunda 4. kitabı okuyorum. Buz ve Ateşin Şarkısı' nın sağlam bir kurgusu var. İyi de ilerliyor. Ama bu kitapta bazı kafa karışıklıkları yaşamadım değil hani. Bir kere Jamie ve Brienne dışında sevdiğim hiç bir karakterin bölümü yoktu.Arya' dan bir iki kısım o kadar. Sanki diğer karakterlerin ve asıl olayların etrafında dolaştırıyordu Martin Amca beni. Fısıltılar, dedikodular ve tahminler...

Gerçekte ne olduğunu bilmiyorum. Ama Dany kraliçelik yapıyor dar denizin ötesinde. Ejderhalarının peşinde adamlar var. Aslında batı diyardaki çoğu kişi hala ejderhaların varlığına inanmıyor. Dany' yi uyarmak isterdim üç ihanetinin aşktan gelecek olanı yolda diye. Bu benim tahminim ama Martin Amca ile anlaşıyoruz biz he hee :) O yüzden böyle olacağını tahmin ediyorum. Böyle diyorum ama 5. kitap beni utandırmaz inşallah :)

Serçeparmak ise taht oyununa devam ediyor. Ama Tyrion kayıp.

Lorien Rüyaların Efendisi

Bu sefer değişik bir şey yaptım. Bir fae çizdim, chibi boyutunda. İsmi Lorien. Bir kalesi var. Kalesinin ismi de "Rüya". Belki bir gün onu Rüya'nın içinde de çizerim...
Ama önce onu yetişkin bir erkek formunda çizmek istiyorum.
Lorien insanların ve feylerin rüyalarıyla besleniyor. Onlar derin uykudayken ruhlarını kalesine davet ediyor. Kalede kaldıkları süre kadar chi'lerini yani yaşam enerjilerini alıyor. Kurbanlar uyandıklarında hiç bir şey hatırlamıyorlar. Sadece baş ağrısı hissediyorlar. Tabii uyanabilirseler...

once upon a time


Her şey kötü kraliçenin büyük bir lanet büyüsü yapmasıyla başlıyor. Sihirli Orman diyarındaki tüm masal karakterlerini dünyamıza ışınlıyor. Çılgın ama orijinal bir fikir :) Dünyanın geri kalanından saklanmış bir şehir Storybroke. Tüm sihirli kahramanlar burada normal insanlarmışçasına yaşıyorlar. Bir tek kötü kraliçe ya da  şimdi Storybroke'un başkanı olan Regina durumdan haberdar. Yani mantıken bi' tek o. Ha bir de evlatlık oğlu Henry.

Storybroke da zaman insanlara işlemiyor. Yani şu demek bu, dünyaya geleli 28 yıl olmasına rağmen hiç biri yaşlanmadan hep aynı günleri yaşıyorlar. Bu bana yıllar önce izlediğim bir filmi anımsatıyor. Kayıp Dünya mıydı neydi hatırlamıyorum gerçekten :) Neyse önemli olan orada yıllar boyunca aynı günü yaşayan biri gösteriliyordu. Bu onun lanetiydi. Adam bu cehennemvari hayattan kurtulmak istiyordu. Regina'nın laneti de buna benziyor. Aslında bu laneti mutlu sona sahip olmak için yapıyor ama gerçek o kadar pembe değil. Tıpkı Rumplestilskin'in dediği gibi " Magic comes with a price!" (Sihrin bir bedeli vardır.).

Erken Öğretmenler Günü

Yarın öğretmenler günü, belki bir kaç yıl içinde ben de öğretmen olabilirim. Kendimin öğretmenler gününü epeyce erkenden kutlayayım önce. Çünkü kimse kutlamayacak benim kisini :(  Sonra ise bizzat bana öğretmenlik yapmış ya da yapmamış tüm öğretmenlerin erken öğretmenler gününü kutluyorum. Şimdiden gerçek öğrencilere sahip olmuş arkadaşlarımın kini de kutlarım. İnsanın duyguları düşünceleri suratına nasıl sirayet ediyorsa benimkiler de çizimlerime öyle sirayet ediyor. Bunu çizimim bittikten sonra fark ettim.

Sonbahar

Bu aralar vücut çizimleri çalışıyorum. Omuzlar, bel ve bacak orantıları... Hâlâ elleri çizmekte zorlanıyorum ama sırayla. Resim yapmayı seviyorum, manga çizimleri yapmayı daha çok seviyorum. İlgilendiğim konuyla ilgili teknik bilgileri edinmek hoşuma gidiyor. Sıkıcı uğraşlar konusunda rahatım. İlk defa arka plan çizdim. Sonbaharın rengarenk yaprakları takılmış rüzgara...

Momoiro Heaven!

Momoiro Heaven, pembe cennet demek. 16 yaş üstüne göre bir manganın adı bu. Şu anda bunu takip ediyorum. Tabii ki ingilizceye çevrilmişini okuyorum online olarak . Ülkemizde manga pek yaygın değil. O yüzden ne basılı halini ne de türkçeye çevirisini bulamıyorum. Tek çare online okuma siteleri...

Elde bir yakışıklı esas oğlan var her shoujoda olduğu gibi. Zengin bir ailenin gayrimeşru çocuğu ve üstelik bir model. Eh tüm bunlar bir kapta karışınca kadınlar arasında ne kadar popüler olduğu tahmin edilebilir. Aslında tam bir liseli çapkın o.

Tüm hikaye bu çocuk üzerinden yürüse sıkılırdım. Benim asıl ilgimi çeken esas kız. Bu mangayı diğerlerinden ayıran özellikler de bu kızdan geliyor.

OD

Siparişim geldi. OD; ne anlama geldiğini henüz bilmiyorum. Kitapyurdu'nda okuduğum tanıtıma göre aldım. Yunus Emre ve şiirlerinden bahsediyormuş. Normalde şiirle ilgilenmem. Ama bunu bir eksiklik olarak görüyorum. Şiirden anlamamak beni biraz utandırıyor. Belki İskender Pala şiiri yüreğime ısındırır.

Kitap Molla Kasım'ın bakış açısıyla başlıyor. Molla Kasım şiiri seviyor ama orada burada çıkan tarikatlardan ve sufi şiirlerinden hoşlanmıyor. Şeyhlerin dini görüşlerini Kur'an dan uzaklaşma olarak görüyor. Bir gün perişan kılıklı bir adam ona bir tomar şiir dolu kağıt verir. Molla Kasım şairini bilmediği bu şiirlerden beğendiklerini tutar beğenmediği yaklaşık 2 bin şiirin bazılarını buruşturup nehre atar bazılarını da ateşe. Taa ki şu şiiri okuyana dek;